21 Ocak 2015 Çarşamba

6. SINIF ÖĞRENCİLERİMİZDEN ÇAĞLA ÇAKMAK'IN "ENTELEKTÜEL VATANDAŞ PROGRAMI" DAHİLİNDE YAZDIĞI KOMPOZİSYONU



     6. SINIF ÖĞRENCİLERİMİZDEN ÇAĞLA ÇAKMAK'IN "ENTELEKTÜEL VATANDAŞ PROGRAMI" DAHİLİNDE YAZDIĞI KOMPOZİSYONU  
                                                                   NEREDEN NEREYE

    Aradan yıllar geçti, hayranı olduğum Charlie büyüdü. Ben de onun gibi hayaller kuran bir çocuğum. Benim tek hayalim onu görmek ve onun hayatını öğrenmekti. Bir de onun yaşadığı zorluklardan sonra bir mucizeyle kuş gibi hafiflemesinin sonucunda kendini nasıl hissettiği. Kendimi onun yerine koyuyor, nasıl hissettiğini düşünüyor, bir süre sonra düşüncelerim arasında kaybolup gidiyordum. Ardından bu soruların cevabını bulamayacağımı fark ettim. Ve durdum. Hayatı hakkında az şey biliyordum. Gazeteciler onun özel hayatından bahsetmeyi sevmediğini bu yüzden bilgi alamadıklarını söylüyorlardı. Bunları duyunca aklımdan neden bu sorunun cevabını ben öğrenmiyorum, diye geçirdim. Ama bu asla olmayacaktı. Yine hayallere dalmıştım. Charlie hakkında bildiğim tek şey ailesinin onu terk etmiş olmasıydı. Gazeteciler bir süre sonra Charlie’ye bu soruları sormayı bıraktılar. Bir akşam babam işten gelince bizi salona çağırıp önemli bir şey söyleyeceğini söyledi. Babamın gözlerinin içi parlıyordu. Çok merak etmiştik ne söyleyeceğini. Tayinim çıktı diye bağırdı. Tayininin çıktığı yeri duyunca mutluluk gözyaşlarımı tutamadım. Babamın tayini Charlie Bucket’in yaşadığı şehre çıkmıştı. Bu bir mucizeydi. Kim bilir belki orada hayallerime kavuşacaktım. İki hafta sonra oradaydım. Arabayla fabrikanın önünden geçtik. Kocaman bir fabrikaydı. Bahçesi çok yüksek duvarlarla çevrilmiş duvarların üstü dikenli tellerle çevriliydi. Yeni evimize gittik her şey çok güzeldi. Hemen hayallerimi gerçekleştirmek için işe koyuldum. Ama onunla konuşmak zannettiğim kadar kolay olmayacaktı sanırım. Her yolu denemiştim. Kabul etmiyordu. Bende her gün kendimi tanıtan, onu ne kadar çok sevdiğimi ve neyi merak ettiğimi yazan bir mektup yazıp fabrikaya bırakıyordum. Bunu üç hafta boyunca hep yaptım. Sonunda amacıma ulaştım. Charlie’den bana mektup geldi. Cumartesi günü gel, konuşalım  yazıyordu. O günü iple çekiyordum. Sonunda gelmişti! Günlerden cumartesiydi. Sabah erkenden kalkıp koşarak fabrikaya gittim. Oradaki nöbetçiler,  beni her şeyi çikolatadan yapılmış bir odaya götürdüler. Ardından Charlie geldi. Yanıma oturdu. Evet, bugün senin sorularının cevabını vereceğim.  Charlie derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı. Herkes zannediyor ki ben çok mutluyum, dedi. Birden donup kaldım. Charlie ne diyordu? Nasıl yani anlayamamıştım. Konuşmasına devam etti. Para bana uğursuzluk getirdi. Keşke hiç zengin olmasaydım. Keşke o elli peniyi hiç bulmasaydım. O zaman ailem yanımda olurdu. Ağlamaya başladı ve konuşmasına devam etti. Ailem bir süre sonra buradan nefret etti. Joe dedem dışında. Ama ben burayı çok seviyordum.  Oysa ne kadar mutluydum. Onlar benim fabrikayı başkasına devretmemi istediler. Ben kabul etmedim. Onlar beni bırakıp gittiler. Ben onlara hiç anlam veremiyordum. Başımıza bir talih kuşu konmuşken neden elimizin tersiyle itelim bu şansı diye düşünüyordum. Bir tek Joe dedem bu konuda bana destek çıkıyordu. Ailem beni bırakıp gittikten üç yol sonra dedem öldü. Dünya bir kez daha başıma yıkılmıştı. Artık yapayalnızım. Kimsem yok. Bu para, bu şan, bu şöhret bütün uğursuzluğu da beraberinde getirdi dedi. Ben çok şaşkındım. Duyduklarıma inanamıyordum. Bu sırada babam beni almaya gelmişti. 
         O gece sabaha kadar uyuyamadım. Charlie’nin dediklerini düşünüyordum. Nasıl olabilirdi? Ben bunları duymayı hayal etmiyordum. Neler duymak isterken neler duymuştum. Oysa ben onu çok mutlu sanıyordum meğer ne kadar mutsuzluk ve talihsizliklerle dolu bir dünyada yaşıyormuş. Bu duyduklarımdan sonra şu sorunun cevabını çok merak etmeye başladım:’’Hayat bu kadar zalim olmak zorunda mı?’’  


ÇAĞLA ÇAKMAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder